İngilizce Deyimler - Idioms ( Orta )

İngilizce deyimleri öğrenerek konuşmanızı daha akıcı hale getirin, kendinizi daha iyi ifade edin

02/23/2011 17:15:14

Facebook Her Gün 1 İngilizce Kelime sayfamızda sizlerin de katkısıyla oluşturduğumuz yaygın kullanılan deyimler, anlamları ve örnek cümleler.


01/07/2011 00:00:00

Young Mister Smith had an idea for his If his employer liked the idea, Smith might be given more Business had been very slow. So Mister Smith's employer thought a few minutes about the idea. But then she Now, the meaning of these English words should be, "It will not get clean." Yet Smith's idea did not have anything to do with making something clean. So why did his employer say, "It will not wash


10/29/2010 00:00:00

yüzleşmek, kötü bir olayı kabullenmek, sıkıntıya katlanmak = to be apples and oranges alakasız iki şeyi karşılaştırmak, yanlış mukayese etmek rekabet dünyası çözecek çok problem, yapacak çok iş olması, başedebileceğinden fazla yük suçu başkasına atmak, kendi sorumluluğunu başkasına yüklemek patronun her dediğine evet diyen, dalkavuk bite the bullet compare apples to/and oranges dog-eat-dog world h


10/27/2010 12:06:57

ağlayacak bir omuz her bakımdan anlaşmak, aynı fikirde olmak gerginliği gidermek, havayı yumuşatmak iyi ve kötü zamanda iyi gün arkadaşı çok iyi geçinmek, birbirini çok sevmek, aralarından su sızmamak üzerine düşeni yapmak, gruptaki diğerleri kadar çok çalışmak a shoulder to cry on see eye to eye clear the air though thick and thin fair-weather friend get on like a house on fire pull your weight 


10/21/2010 00:00:00

gather: toplamak moss: yosun influence: etki several: birkaç release: (albüm, kitap) yayınlamak, piyasaya sürmek influential: etkileyici avoid: kaçınmak, sakınmak  Is there any similar expression to "a rolling stone gathers no moss" in Turkish? Is there any other Turkish expression that has big influence on Turkish music?    Vocabulary Listen and read Questions Think 


10/19/2010 00:00:00

= zamana karşı çalışmak =göz açıp kapayana kadar, çok hızlı = son dakika, son anda = uzun vadede, zamanla = zamanın izini kaybetmek, zamanın nasıl geçtiğini anlayamamak work against the clock in the blink of a an eye at the eleventh hour in the long run lose track of time 


10/12/2010 15:18:41

ya da the beat of a different drummer ; march to a different tune ; march to a different drum = diğerlerinden farklı olmak, kendi tarzında yapmak = bir şeyi ya da birini hatırlatmak, ışık yakmak, tanıdık gelmek = çok sağlıklı, turp gibi = çok ucuza, yok pahasına = tavrını değiştirmek, ağız değiştirmek (genellikle fayda sağlamak için) the beat of a different drum ring a bell as fit as a fiddle for


04/23/2010 12:32:35

"It is raining cats and dogs'  Rain - Yağmur 


04/19/2010 11:01:51

to call it a day: paydos etmek , çalışmaya son vermek, çalışmayı bırakmak. To Call It a Day 


01/28/2010 13:45:30

Bu bölümde iyecekleri veya yemek ile ilgili kelimeleri içeren deyimleri çalışacağız. 1. hot potato:  uğraşılması zor olan tartışma veya soru, çetin iş Kökeni:  Aslında bir çocuk oyunu olan 2. spill the beans: ağzındaki baklayı çıkarmak, bülbül gibi konuşmak,sırrı ifşa etmek Kökeni:  Yunanistan'da oylama yapıldığında beyaz fasülyeler olumlu oyları, siyaz fasülyeler olumsuz oyları ifade ederdi. Oyla