Son Yayınlanan Orta Seviye Dersler


10/27/2010 00:00:00

Benzerlikleri anlatırken şu bağlaçları kullanabilirsiniz:  Farklılıkları anlatırken ise için şu bağlaçları kullanabilirsiniz: Similarly, : benzer şekilde Likewise, : bunun gibi, aynı şekilde ... the same ... : aynı ... the same as ... also : de, da both : ikisi de is similar to : ...'ya benzer too / either : de, da as well : de, da Like : gibi In the same way, : aynı şekilde X is similar to Y in t


10/26/2010 17:25:29

İngilizce'de "-ness" eki Tükçe'deki -lık, -lik ekine benzer. Sıfatlardan isim yapar: hastalık, kabalık, sessizlik, yalnızlık... Aşağıda anlamları verilmiş kelimelerden on tanesini uygun boşluklara yerleştiriniz. , , ,           


10/26/2010 16:01:41

= to get money in return to your work yapılan iş karşılığı para kazanmak = to get something useful or necessary, whether or not you deserve it olumlu bir şey elde etmek, kazanmak = to obtain, buy or earn something elde etmek, satın almak ya da para kazanmak = to achieve first position and/or get a prize in a competition or competitive situation yarışmayı kazanmak, başkalarıyla yarışılan bir şeyi k


10/26/2010 12:36:44

"take" sözcüğü de İngilizce'de günlük dilde konuşma ve yazmada çok sık kullanılan kelimelerdendir. "almak" anlamına gelir ama bazı kelimelerle deyimsel bir anlam oluşturmuştur. Türkçe'de bazılarını farklı kullandığımız bu ifadelerden en sık kullanabileceklerimiz: Fotoğraf çekmek, not almak, sorumluluk almak... Örnekler - Examples 


10/26/2010 11:20:45

to discover something by chance, or to meet someone by chance rastlamak, denk gelmek, şans eseri karşılaşmak to visit someone at their house uğramak, ziyaret etmek to get something, especially something unusual elde etmek (özellikle tuhaf bir şey), bulmak if information comes out, people learn about it, especially after it has been kept secret ortaya çıkmak (sır, gizli kalması gereken bir bilgi) t


10/25/2010 15:53:11

to recognize and understand the difference between two or more things or people = farketmek, ayırt etmek Examples I can't get a driving licence, because I'm colorblind. I can't distinguish red and green. (Ehliyet alamam çünkü renk körüyüm. Kırmızıyla yeşili ayırt edemiyorum.) He was very old and unable to distinguish between his children any more. (Çok yaşlıydı ve çocuklarını birbirinden ayıramıyo


10/25/2010 00:00:00

-less eki "-sız, -siz" anlamı veren kelimeler türetir, "anlamsız, zararsız" gibi sıfatlar yapar. , , ,                Fill in the blanks with the adjectives given. (Aşağıdaki boşluklara anlamları verilen sıfatlardan uygun olanıyla doldurun.) 


10/22/2010 13:23:35

İngilizce'de "-ful" eki "dikkatli, zararlı" gibi anlamlara gelen sıfatlar türetir. , ,                Fill in the blanks with the adjectives given. (Aşağıdaki boşluklara anlamları verilen sıfatlardan uygun olanıyla doldurun.) 


10/22/2010 11:47:37

run down, under the weather as fit as a fiddle Tina: You look run down baby. (Canım, halsiz görünüyorsun.) Serkan: Yeah, I have been a bit under the weather these days. (Evet, bu aralar biraz keyifsizim.) Tina: Shall I make you a herb tea? It will help. (Sana bitki çayı yapayım mı? İyi gelir.) Serkan: That would be very good, but I think I gotta take a sick leave and have a good rest. (Çok iyi olu