Son Yayınlanan Orta Seviye Dersler


01/28/2010 16:21:40

laugh (at/about) (laf): gülmek When you laugh, you make the sound and movement of your face which shows that you are happy, think sth is funny or amused. b urst out laughing (bö:st aut lafin): kahkaha patlatmak, kahkahayı basmak Suddenly started laughing. kackle (kekıl): yüksek sesle gülmek If you cackle, you laugh in a loud unpleasant way making short hard sound, often because you are pleased sth


01/28/2010 13:52:28

from: genellikle Türkçe'de -den, -dan karşılığını bulur. Yaygın olarak şu durumlarda kullanılır: 


01/28/2010 13:49:21

Birine bir şeyler anlatmak; genellikle bilgi ve yönerge verirken kullanılır. TELL (told, told) 


01/28/2010 13:45:30

Bu bölümde iyecekleri veya yemek ile ilgili kelimeleri içeren deyimleri çalışacağız. 1. hot potato:  uğraşılması zor olan tartışma veya soru, çetin iş Kökeni:  Aslında bir çocuk oyunu olan 2. spill the beans: ağzındaki baklayı çıkarmak, bülbül gibi konuşmak,sırrı ifşa etmek Kökeni:  Yunanistan'da oylama yapıldığında beyaz fasülyeler olumlu oyları, siyaz fasülyeler olumsuz oyları ifade ederdi. Oyla


01/28/2010 12:53:56

as easy as pie means "very easy" (same as "a piece of cake") (çocuk oyuncağı) be sick and tired of means "I hate" (also "can't stand") (bıkıp usanmak) bend over backwards means "try very hard" (maybe too much!) (Elinden geleni yapmak, çok uğraşmak) bite off more than one can chew means "take responsibility for more than one can manage" (boyundan büyük işe girişmek) broke means "to have no money" (


01/28/2010 12:48:31

black and blue: morarmak black and white: bir şey hakkındaki basit ve kesin olması. in black and white: basılı şey pretend/say that black is white: gerçeğin tam tersini söylemek. a black day: çok kötü ya da üzücü bir şeyin olduğu gün. a black mark: kara leke the black sheep (of the family): ailenin yüz karası not be as black as you are/it is painted: bir şeyin sanıldığı kadar da kötü olmaması the


01/28/2010 12:42:15

day X night friend X enemy question X answer success X failure dawn X sunset fluid X solid feast X snack south X north west X east destitution X opulence certitude X doubt canger X security glory X shame friendship X animosity calamity X fortune fortitude X cowardice foresight X hindsight amusement X boredom excess X shortage ingress X egress Zıt anlamlı isimler ( Antonyms-Nouns) 


01/28/2010 12:21:29

strange: Daha önce bilinmeyen, görülmemiş, hissedilmemiş; tanıdık olmayan weird: Doğal olmayan, alışılmadık,acayip odd: Alışılmadık, özgün, tuhaf funny: Açıklaması ya da anlaması zor, komik-tuhaf freak: Çok olağandışı (olay ya da hareket), acayip peculiar: Tuhaf, hoş olmayan şekilde tuhaf, garip, özgü fantastic: Çok garip, hayal ürünü, doğaüstü whimsical: Tuhaf ve şakacı fishy: (Argo) garip bizarr


01/27/2010 16:08:51

At The Airport: A: Good morning. Can I have your ticket, please? (Günaydın. Biletinizi alabilir miyim lütfen?) B: Here you are. (Buyrun alın.) A: Thank you. Would you like smoking or non-smoking? (Teşekkürler. Sigara içilebilen bölüm mü istersiniz içilemeyen mi?) B: Smoking, please. (İçilebilen lütfen.) A: Would you like an aisle or a window seat? (Koridor tarafında bir koltuk mu istersiniz cam ke


01/27/2010 15:40:23

İngilizce'de bazı sözcüklerin uyumlu olduğu belirli kelimer vardır. Türkçe'de de olduğu gibi bazı kelimelerin hep birlikte kullanıldığı kelimenin yerine aynı anlama gelen başka kelime kullanıldığında kulağa hoş gelmezler. Örneğin; "ucuz kurtulmak" yerine "hesplı kurtulmak" diyemeyiz. Çok okumak bu konudaki bilgimizi geliştirebilecek en iyi yoldur. Okuyarak kelimeleri bağlam içinde hangi kelimeyle