İngilizce Dersler


01/27/2010 15:16:55

to anticipate: to expect, to predict, to sense something before it happens (beklemek, sezmek). to collide: to come together with great or violent force, crash (çarpışmak). to persevere: to keep going or to endure despite obstacles or discouragement; to maintain a purpose (birşeyde ısrar etmek, sebat etmek). to hail: rain down small pellets of ice or frozen vapor (dolu yağmak). to starve: be withou


01/27/2010 15:14:45

                               to head: to hit a ball with your head. to mounth: forming words with your lips without making any sound. to nose: to look around or search in order to discover something, especially something that other people do not want you to find. to have a heart attack: kalp krizi geçirmek. to have a headache / stomach ache / toothache: baş / karın / diş ağrısı olmak.  to back d


01/27/2010 14:54:45

Bir Başlık Altında Kelime Öğrenme                                   Peace sign (Barış işareti) Peacefulness (Sakinlik , Huzur) Peace time (Barış Dönemi) 


01/27/2010 14:03:55

affect: Birşeyde değişiklik oluşmasını sağlayacak şekilde etkilemek impress: Olumlu anlamda etkilemektir. Sizi etkileyen şeye karşı hayranlık duyarsınız. Genellikle etkinin derinliğini ve kalıcılığını ifade eder. influence: Birisinin düşünce veya davranışını özellikle örnek vererek etkilemek. etkilemek: affect, impress, influence Your opinion will not affect my decision. (Senin fikrin kararımı etk


01/27/2010 13:59:37

discuss: Birşey üzerinde karara varmak için konuşmak, tartışmak argue: Hemfikir olmadığınız durumda sinirli bir şekilde tartışmak. debate: Herhangi bir konu üzerinde resmi bir şekilde tartışmak Tartışmak: Discuss, Argue, Debate We should discuss on this holiday opportunity. (Bu tatil fırsatı üzerine konuşmamız/tartışmamız gerekir. ( Bir karara varmak için )) I wish my brother wouldn't argue with m


01/27/2010 13:52:12

friend: İnsanın iyi tanıdığı ve sevdiği insan. Genellikle akrabalık bildirmez. partner: 1.Eş, 2. Bir kimsenin birlikte iş yaptığı, çalıştığı, aynı takımda yer aldığı veya bir oyunda aynı tarafı paylaştığı kişi. companion: Bir kimsenin vaktini birlikte geçirdiği veya beraber yolculuk yaptığı kişi. comrade: Bir kimseyle aynı politik partiye üye olan veya politik olarak aynı görüşte olan kişi. (genel


01/27/2010 13:08:17

Günlük konuşma dilinde bir tanıdığımızla karşılaştığımızda kullandığımız kelimelere ve kalıplara aşağıdaki diyalog yoluyla bir göz atalım. Deniz: Hello, Bahar! Bahar: Hi, Deniz! Deniz: How are you doing? (What' s up?) Bahar: Fine. (Great! / Not bad/ Not good) You? Bahar: Take care! Bye! Have a nice day! Deniz: You too! Good bye! See you soon!  Merhaba: Hello - Hi, karşılaştığınız kişiye merhaba d


01/27/2010 13:03:42

Bazı kelimelerin söylenişlerinde ısrarla yapılan hatalardan dolayı böyle bir bölüm hazırlamak gerektiğini düşündük. Yazıldığı gibi söylenmeyen bir dil öğrendiğiniz için dikkatli olmalısınız. Bu kelimelerin söylenişlerine dikkat edin!: 


01/27/2010 13:01:04

-a harfi ile başlayan kelimelerde bu harf bazen -ı harfine benzer bir harf olarak okunur. Ancak Türkçe'deki gibi rahat bir -ı değil, onun yerine kısa ve kesik bir -ı olarak söylenir. Aşağıda bu kelimelerin bir listesini görüyorsunuz. a ile başlayan kelimeler... 


01/27/2010 12:59:16

Motivasyon ( Motivation ): How can you motivate yourself? (Kendinizi nasıl motive edersiniz?) Do you think motivation is important? (Sizce motivasyon önemli midir?) What makes you demotivated? (Motivasyonunuzu ne düşürür?) Is it important to motivate children? (Çocukları motive etmek önemli midir?) How do you motivate children? (Çocukları nasıl motive edersiniz?) Can some people destroy your motiv