out of breath

/aʊt əv breθ/

nefesi kesilmiş

sıfat

Soluğu tıkanacak gibi olma
nefes nefese kalmak

breathless

Örnek Kullanımlar

	After two hours of running I was out of breath.
	İki saatlik koşudan sonra nefes nefese kaldım.

	He was out of breath and took a rest after he had moved the bag upstairs.
	Çantayı yukarı taşıdıktan sonra nefes nefese kaldı ve dinlendi.

0 Yorum

Yorum Yaz Soru Sor Örnek Ver