People are inclined to buy everything from the supermarkets where they can find all sort of the necessities. (İnsanlar her türlü ihtiyaçlarını bulabildikleri süpermarketlerden alışveriş yapma eğilimindeler.)
"Americans are inclined to see the world and foreign affairs in black and white.' Richard Kerry ("Amerikalılar dünyayı ve dışişlerini siyah ve beyaz olarak görmeye meyillidirler.")
At the beginning I was inclined to believe her but then I realized eveything. (Başta ona inanmaya meyilliydim ama sonra herşeyi anladım.)