despair

/dɪ'speər/

keder
umudunu kesmek

isim

çaresizlik, umutsuzluk

Örnek Kullanımlar

	Their fourth year without rain drove many farmers to despair. (Yağmursuz dördüncü yıl çoğu çiftçiyi umutsuzluğa itti.)
	She killed herself in despair. (Umutsuzluk içinde kendisini öldürdü.)
	The nights when he could not sleep had been the worst, when the dark thoughts of despair and depression came into the mind. (Çaresizlik ve umutsuzluğun karanlık düşüncelerinin aklına geldiği, uyuyamadığı geceler en kötüleriydi.)

0 Yorum

Yorum Yaz Soru Sor Örnek Ver