This little boy is alienated in the class and he is withdrawn; maybe we should change his class. (Küçük çocuk sınıfta dışlanmış ve içine kapanık; belki sınıfını değiştirmemiz gerekiyor.)
Pelin felt alienated when her family moved to another city. (Ailesi başka bir şehre taşındığında, Pelin yabancılaşmış hissetti.)