başarmak - accomplish, achive, attain, fulfil, carry through, bring off

01/26/2010 14:54:29

Eş Anlamlı Sözcükler

accomplish: Başarmak, bir şeyi başarıyla yapmak ya da başarıyla bitirmek.

The students accomplished the task in less than ten minutes. (Öğrenciler ödevi on dakikadan az bir sürede yapmayı başardılar.)
I feel as if I've accomplished nothing since I left my job. (İşi bıraktığımdan beri sanki hiç bir şey baramamışım gibi hissediyorum.)
Congratulations! You've accomplished a difficult task. (Tebrikler! Zor bir görevi barıyla tamamladın.)

achive: Bir şeyi bitirmeyi ya da belli bir amaca ulaşmayı başarmak, özellikle çok çaba harcanan şeyler.

You will have to work hard to achieve your ambition to be a musician. (Müzisyen olma amacına ulaşmak için çok fazla çalışman gerekecek.)
She finally achieved her ambition to visit South America. (Sonunda Güney Amerika'yı ziyaret etme isteğini başardı.)
Once you can achieve all these exercises with several repetitions. (Bir kaç tekrarla bütün o egzersizleri başarabilirsin.)

attain: [Formal] Anlamı "achieve' ile çok yakın ama "attain" daha resmi.

The country attained its independence in 1961. (Ülke bağımsızlığını 1961'de kazandı.)
He has attained the highest grade in his music exams. (Müzik sınavılarında en yüksek notu almayı o başardı.)
We need to identify the best ways of attaining our objectives/goals. (Amaçlarımızı başarabilmenin en iyi yollarını belirlemeliyiz.)

fulfil: Bir şeyi beklendiği, söz verildiği ya da umulduğu şekilde yapmak.

A school fails if it does not fulfil the needs/requirements of its pupils. (Eğer bir okul öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamıyorsabaşarısız olur.)
At the age of 45, she finally fulfilled her ambition to run a marathon. (45 yaşında sonunda bir maraton koşma tutkusunu gerçekleştirmeyi başardı.)
So did the course fulfil all your expectations? (Ee? Ders beklentilerini karşılıyor mu?)
He has failed to fulfil his duties as a father. (Bir baba olarak görevini yapamadı.)

carry something through: Başarıyla bitirmek, üstesinden gelmek.

She carried her plans through with great courage and determination. (Planlarını gerçekleştirmeyi büyük kararlılık ve cesaretle başardı.)

bring off: Zorlu bir şeyi yapmayı başarmak.

It was an important event, and she's managed to bring it off brilliantly. (Zor bir olaydı ve mükemmel bir şekilde üstedinden gelmeyi başardı.)

1 kişi tarafından oylandı. Ortalama: 4,00

Oyla!

0 Yorum
Yorum Yaz Soru Sor

Konu hakkındaki yorumunuz